Büyükada Hikayeleri 18

Buyukada Hikayeleri 18Yazlarını Büyükada’da geçiren sevgili adalılar, hepiniz kışlık evlerinize hoşgeldiniz.
Adayı hüzünle bıraktınız biliyorum.
Ada eviniz arkanızdan düşünceli düşünceli baktı…
Acaba arkada buruk bıraktığınız başka birileri de var mıydı?

Ada evlerinin çoğu bahçeli olduğu için ve yazın hayat çoğunlukla dışarıda geçtiği için sokak hayvanlarıyla yazın neredeyse beraber yaşarız. Onları iyi niyetle besleriz. Ama ne yazık ki Eylül ayı gelip kapımızı kilitlediğimizde belki son bir kap yemeğini de bırakıp gideriz. Biz bir dahaki yaz adaya dönene kadar o ne yapar bilemeyiz.

Her sene aynı durum yaşanır desem yalan olmaz. Ama bu yaz ne yazık ki Büyükada hayvan hakları bakımından yaşanılır bir yer değildi! Bu nedenle dört ayaklı dostlarımıza dikkat çekmek istiyorum.

Medyada yansıyan görüntülerden faytonlara koşulan atların iç acıtan hallerini belki görmüşsünüzdür. İstemeye istemeye her bindiğimde artık aramızda olmayan sevgili Lara Tanrıkulu Berkmen’i hatırlarım. O henüz küçücük bir çocukken atlara kötü davranıldığını gözlemlediği için faytonlara binmez yürürdü. Biz büyükler bazen ne kadar da vurdum duymaz olabiliyoruz. Yaralı kemiklerinin üstüne kırbaç yiyen atları nasıl da görmezden gelebiliyoruz. Yollarda ölen o çilekeş hayvanların da bir canı olduğunu unutuyor muyuz acaba?

Dileğim bu insanlık dışı durum için kökten bir çözüm bulunması. Ama bu iş dilekle olmaz biliyorum ve tanıdığım pek çok adalı gibi hayvanların daha iyi şartlarda yaşaması için görev almaya hazırım. Yeter ki iyi niyetimiz anlaşılsın. Bizim evimizin sevimli bireyi Şans gibi tüm hayvanlar da sevgiyle bakılsın, mutlu yaşasın…

Fotoğraf: Burcu Ergin

No comments yet.

Bir Cevap Yazın